Monday, April 12, 2010

Esir Şehrin İnsanları




Kemal Tahir'in o muhteşem üçlemesinin ilk eserinin adıdır " Esir Şehrin İnsanları". Düşman İstanbul' a kadar gelmiştir ve İstanbul artık esir bir şehirdir. Bir yanda Esir Şehri esaretten kurtarmaya çalışanlar, bir yanda esarete köle olanlar, bir yanda sadece seyredenler. Kemal Tahir tüm bunları anlatır bu romanında.

Bizler, şehirde yaşayan insanlar, şu İstanbul'un kahırkeşleri, belki Esir bir şehirde değiliz; ama esir değil miyiz. İşte burası tartışılır. Esiriz hepimiz zira. Sabah kalkıyoruz erkenden, ve sürüler halinde bir yerlerden bir yerlere taşınıyoruz. Gözlerimizden uykular akarak üstelik. Belki dün çocuğunu salladı bir anne, ya da bir işçi imalatı yetiştirmek için sabahlara kadar çalıştı. Sabah, dünden kalma yorgunlukla devam eder hayat şehirlerde. Hayat deriz ama, para kazanmak lazım. Çocuklar var, faturalar var, üstbaş almak lazım, arabanın taksitleri, benzin parası,falan parası, filan parası....çalışmak lazım velassıl kelam.

Kayahan'ın bir şarkısında da dediği gibi:" nelerden vazgeçiyoruz bir bilsen". Nelerden vazgeçiyoruz bir bilsek. Sağlığımızdan, zamanımızdan, ruhumuzdan, arkadaşlarımızdan, hayallerimizden...daha nelerden vazgeçiyoruz. Esiriz hepimiz, şehrin esiri. Koca bir yıl boyunca sadece bir hafta toprağa basma şansı olan insanlarız, yani esir değiliz de neyiz. Egzos dumanlarının, minibüslerin, otobüslerin, yolların, telefonların, bilgisayarların esiriz. Esiriz şehirde, esir. sadece parmaklıkları göremiyoruz.

No comments: