Saturday, March 7, 2015

Nasreddin Hoca, çocuğu ve eşek








Hepimiz biliriz hakayeyi, bir gün hoca eşeğine binmiş köyüne dönerken yolda birisi:

"'Hocam, yazık değil mi eşeğe iki kişi binmişsiniz' demiş.

Bunun üzerine Hoca eşekten inmiş, çocuk eşeğin üstünde kendisi yayan yola devam etmiş. Az ileride birisi:

'Hocam sen eski köye yeni adet mi getiriyorsun, çocuk eşeğin sırtında, sen bu yaşa gelmiş Hoca yayan yürüyorsun' demiş ve söylene söylene yürümüş.

Hoca bunun üzerine çocuğu eşekten indirmiş ve kendisi eşeğe binmiş. Çocuk önde kendisi eşeğin önünde yollarına devam etmişler. Az ileride birisi:

' Sen nasıl hocasın el kadar çocuk yürüyor, sen eşeğin sırtında gidiyorusun' demiş ve söylene söylene yoluna devam etmiş.

Hoca bunun üzerine eşeği sırtına almış, oğluna da anırmasını söylemiş. Böyle köye girmişler..."


Benim en sevdiğim Nasreddin Hoca hikayelerinden birisi budur. Canım memleketimde herkesin her konuda derinlikli bilgisi ve öngörüsü vardır. Sizin o konunun uzmanı ya da meraklısı olması onu hiç ilgilendirmez. Herkes Fatih Terim'den, Jose Mourinho'dan iyi teknik direktördür, herkes -hadi Sinan demeyelim- Mimar Kemaleddin kadar mimardır, herkes doktordur,- öyle ki hiçbir doktor beğenilmez- herkes her şeydir yani Türkiye'de. Ben 30lu yaşlarımda Nasreddin Hoca'nın yüzyıllar önce anlattığı şeyi yeni anladım. "Seni yeteri kadar okumadığımdan ohhhh olsun bana hocam-" Eğer bir şey yapacaksanız değer verdiğiniz sizi seven insanların fikirlerini almanız çok doğrudur. Fakat her şeyi herkesten ve hatta sizin hayatınız için iyi ve kötüyü sizden iyi bilen insanların olduğu memleketimde bir şey ypacaksanız, doğru ya da yanlış. Yalnız yürümeniz gerekebiliri hatta çoğu zaman yanlız yürürsünüz. Bunu yüzümüze çarpan büyük insan Nasreddin Hoca'ya sayılar...



Bana sorarsanız bu toprakların gelmiş geçmiş en büyük düşünür, filozof ve edebiyatçılarından birisi Nasreddin Hoca'dır. Nasreddin Hoca az kelime ile çok şey anlatır. Çok düşündürür. Bu toprakların insanıdır. Bu memletekin demiyorum çünkü Nasreddin Hoca'nın hikayeleri Balkanlarda ve Ortadoğu'da ufak tefek farklılıklarla bir çok dilde vardır. Hoca, bizim hikayemizi bize öyle anlatır ki "yaaa gerçekten de öyle" diye kafamıza tokmak indirir. Her hikayesi başlı başına bir kitap konusudur. Hoca her şeyden de öte hümanist ve evrenseldir. Güldürürken bu kadar derinlikli, üstelik bu kadar yalın olmak dünyanın en büyük edebiyatçılarını kıskandırabilir.  Romancılar, insanların para pula tamah ettiklerini, gerçek güzelliklerden uzaklaştıklarını, eşin dostun para ölçütüne göre size değer verdiğini karmaşık şekilde anlatabilirler. Hoca, " Ye kürküm ye" der, noktayı koyar. Hoca insanların üzerlerine vazife olmayan şeylere karışmalarına, saçma sapan şeyler sormalarına kızar. Ama başkaları gibi buna tepki göstermez:

 "Hocam dün gece sizin evden bir ses geldi, hayırdır?" diye soran adama,
"Sana ne?" demez.
"Kavuğum yere düştü? der.
Adam,"Aman hocam kavuk o kadar ses yapar mı?" diye sorunca.
"Bende içindeydim" der.


Hoca işte... Hepimiz biraz Nasreddin Hoca olsak daha mı güzel olur acaba...








No comments: