Friday, November 30, 2007

Anadolu'nun Anneleri





"Daha doğmadan babasını hastalık sonucu kaybeden, doğduktan sonra ise annesinin evi terk etmesi üzerine ortada kalan Mahzun ile iki kardeşine babannesi ile büyükbabası sahip çıkmıştı. Özürlü torununu kışın leğende, yazın ise sırtında okula götürüp getiriyor Hatice Nine"

Siz ne yüce insanlarsınız. Nasıl engin, adanmışlığınız, insan sevginiz var. Allah size nasıl bir yürek bahşetmiş. Elleri, gözleri, ayakları bir değil bin defa öpülesi insanlar. Anadolu efsanesini yaratan gönül erleri.

80 yaşında sizi hala daha ayakta dimdik tutan nedir. Nedir kış günü kilometrelerce bir leğeni çekme gücünü veren şey. Nedir Anadolu'nun kombi, kazan, doğal gaz görmemiş köylerinde kış günü o yaşlı, yorgun vucuda soba yakma gücü veren....

Şehirliler bilmez Ninem, anlat da öğrenelim. Bir düğmeyle ısınan evlerimzde kocaman ekranlarda filmler, maçlar izleyip homili gırtlak yiyip içip, altımızdaki arabalarla her yanı gezip sonra hala mutsuz, umutsuz, isteksiz,huzursuz olan bizlere anlat ki bilelim. Anlat anam anlat....

Thursday, November 29, 2007

Hiç

"Ben ölürken elimde sarı bir gül ya da hiç...." Böyle başlıyordu sevdiğim şiirlerden biri. Allah'ın sevdiği kullarından mıyım yoksa tam tersi mi bilmem; evim de işimde mezarlığa bakıyor. Bazıları ev mezarlığa bakıyor diye, o evi almaktan vazgeçerler. Gülmeyin, gidin bir emlakçıyla konuşun. Benimse hiç bir sıkıntım olmamıştır bugüne kadar mezarlıklarla. Hatta mezarlıkların içinden geçerken garip bir iç huzuru duyarım. Mezarlıklardan korkanlara da bir anlam veremem. Bugüne kadar bir ölünün bir canlıya zarar verdiği görülmüş müdür acaba ? Hiç sanmam. Ya canlının canlıya yaptıkları...

Evimden camimizin yanında ki mezarlığa bakarken aslında ibret alınacak ne de çok şey var diye düşünürüm. Savaşlar, kavgalar, ihtiraslar, yalanlar, dolanlar, vahşetler...ve daha nice kötülükler olur yeryüzünde. Bazıları çok büyür, katlar hanlar hamamlar sahibi olur. Bazısı bir tas çorbaya hasrettir. Ama doğanın kanunu her iki taraf içinde aynıdır. Necip Fazıl'ın da dediği gibi "Her nakışta o mana; Öleceğiz ne çare."

Bir sonraki mezar ziyaretinizde sadece Fatiha okumayın. Durun, mezar taşlarına bakın ve dinleyin. Emin olun size çok şey anlatacaklar...