Tuesday, March 24, 2015

Çay


Baktığın zaman kaynamış suya kurutulmuş otları atmaktan ibaret bir ritüel. Nedir yani... ama değil.

Bu memleketin insanları çay olmasaydı başka bir şey olurduk. Sabah kalkarız kahvaltıda çay, saat 10 olur çay, öğlen olur çay, öğleden sonra olur çay, akşam yemek gelir çay, hatta ramazanda çorba içilir yemek arası çay, ocakbaşında rakı içerken yine çay, cenaze evinde çay, düğün dernekte yine çay...

Yıl 2004 Arnavutluk'ta kaldığım 4 ay boyunca inşaatta çalışan işçi, usta, mühendis, mimar vs. hepimizin tek bir ortak sorunu vardı. Arnavutluk'ta çay olmaması. Tadını hiç sevmediğimiz kahvelerden- özellikle machiato- gına gelmişti. Türkiye'ye gidip gelecek olanlardan tek isteğimiz çaydı.

Memleketimde her köşe başında içinde çay içielen ama adı kahvehane olan mekanlar vardır. Ben daha kahvehanede kahve içenine rastlamadım. Son yıllarda her köşe başında kahveciler açıldı. Starbucks, Caribou, Kahve Dünyası... Bizim gibi kahvehaneye gitmeyen tayfa ne yapsın o da buralara gider oldu. Ama bu kahvecilerin çaycı versiyonunu üstelikte özgün ve yerel bir şekilde yapan mekanlarda var. İşte Çay Station onlardan biri...








Taptaze demleme çayı, birbirinden güzel doğal meyve çayları var. Ortam sıcak, müzikler 10 numara, fiyatlar uygun. Duvarlarında Çiçek Abbas'tan esintiler, şiirler...

Sana illa şiir mi yazayım
Çay demlesem olmaz mı?

Cemal Süreya


gibi güzel aşk sözlerinin yanında


Şimdi sana çay söylesem onu da soğutursun

gibi nüktedan laflar da var



Bence çok yaşasın çay...




No comments: