Sunday, January 24, 2010

İstanbul ve Kar




Hiç bir şehre kar bundan daha fazla yakışamaz. Bir gelinlik bir gelinin üzerinde bundan daha güzel duramaz. Kar, adeta İstanbul'la büyük bir aşk yaşayan sevgilidir. İstanbul sevgiyle, aşkla, hayranlıkla kabullenir üstünü örten örtünün beyazlığını... Onca güzelliğini mahveden insanlara kızmadan, hala çok güzel olduğunu bilerek; ama bir yandan da çirkinliklerinin karların altında kalmasından memnun şefkatli sevgilisini izler.

Hiçbir şehre yakışmaz kar bu kadar. Kar hiç bir şehre bu kadar ruhunu katmaz zira. Hiçbir şehirde kendisini böyle istekle beklemez. Öyle bir aşktır ki bu anlatılmaz. Bu büyülü atmosferin içinde yaşayan istanbululardan pek azı ne büyük bir lutfa mazhar olduklarının farkındadılar. Oysa sevgiliye "seni seviyorum" diyerek aşkını açmak iiçin bundan daha iyi bir zaman ve bundan daha iyi bir mekan bululnamaz. İstanbul'un silületinin altında, kar taneleri yavaş yavaş düşerken yanında duran ve içini hiç bir şeyin ısıtamayacağı kadar ısıtan varlığa sevdanı haykırmak için İstanbul yapacağını yapmıştır. Ve maalesef bu anlar çok azdır. Ay tutulması kadar nadir. Sadece şanslı çiftler bu büyülü atmosferi yakayabilirler, ve sadece daha şanslı olanlar bu büyülü atmosferde sevdalarını açarlar, ki İstanbul'un bu büyüsüyle yola çıkanlar asla mahzun olmazlar. İlalebet mutlu olurlar.

Hiçbir şehre bu kadar yakışamaz kar. Topkapı Sarayı'na karşı tepeden bakarken karlı bir İstanbul gecesinde bunu hissetmemek için kör olmak bile yetmez. Gönüllerin kör, kalplerin mühürlü olması gerekir. Öyle bir şeydir İstanbul'da kar. Kar taneleri adeta uhrevi bir hal alır. Omuzlarına, başlarına, ellerine düşer insanların ve büyüsünü verir. Ama sadece inananlara....

1 comment:

Sedeliko said...

Romantik misin Senor?:)

Kar çok saf çok güzel bir de ortalık sahipsiz bırakılmasa:)

Gelin de kar topu oynayalımmmm:)